28 Eylül 2014 Pazar

2014 Sinema Sezonu'na hoş gelirken...


Geçtiğimiz 6 aydır hiçbir şey yazmadığımı, Korkunç Büyük İnternet Boşluğu’nda fark eden olduysa diye, kısa, kişisel bir not düşmek istedim.

Okul, yüksek lisans, tez falan derken, daha fazla ertelemek istemediğim bir işi tamamladım ve askere gittim. Hayatımın en saçma dönemlerinden biri olmakla beraber, kesinlikle “ilginç” bir deneyimdi; belki bir gün daha detaylı biçimde yazmak isterim.

Şu noktada, eğitimini tamamlamış ve “vatan borcunu” ödemiş hayırlı bir evlat olarak, günlük mesaim sağa sola iş başvurusu göndermek ve beklemekten ibaret!

Altı ay Kral TV hariç hiçbir şey izleyemediğimi düşünürseniz, an itibariyle önümde bekleyen film ve diziler için ne kadar mutlu olduğumu anlayabilirsiniz.

Yaklaşan Oscar sezonuyla beraber gösterime girecek “büyük filmler”, deste deste Filmekimi 2014 biletlerim ve bekleyen dizilerimle, iyi bir sonbahar geçirmeyi umut ediyorum.

Hakkımızda hayırlısı.

Twitter: @MuratEvre1

14 Eylül 2014 Pazar

Tarkan’ın Açıkhava konserlerinde görebileceğiniz 5 insan tipi


BİR: Sahneye kendisi çıkacakmış gibi hazırlanıp gelen plaza kadını

Elbette, orta sınıf ve yüksek sosyete arasındaki acıklı limboda sıkışıp kalmış bu mini Özge Ulusoy ordusunu çok daha kapsamlı analiz etmek gerekir. Çevreye yaydıkları HT Kulüp / Derin Mermerci atmosferine rağmen, konser salonunda anca – nispeten ucuz – 78. kategoriden bilet alabilmiş bu hanımefendiler, sınıf atlamaya çalışan beyaz yakalı İstanbulluların dramını somut biçimde örnekliyorlar bence.

Bu sosyolojik çalışmayı burada yapamayacağım. Ama müthiş fönlü saçlar, Yeni Türkiye’nin İstanbul’u için ziyadesiyle cüretkâr kaçan bir moda anlayışı, Açıkhava’nın o tekinsiz, “vertigo” merdivenlerinden yuvarlanıp düşmeyi göze alarak giydikleri stilettolar, ve gruplar halinde çektikleri gürültülü selfie’ler, bana tek bir şeyi merak ettirdi: Bu insanlar gündüzleri nerede yaşıyor?


İKİ: Dengesiz doksanlar kızı

Çocukluğunu veya gençliğini doksanlarda yaşamış bu kızlar, hayatlarının o en mutlu, en masum döneminden geriye kalan tek popüler figürü, melankolik bir özlem duygusuyla bağırlarına basmışlar. Kamer Genç’in de 2014 yılında hala milletvekili olduğunu bilseler mutlu olurlar mı acaba?

Tarkan bandanası bağlayıp şarkı aralarında “Tarkaaaaağğn!” diye bağıran erken 30’larındaki bu kadınlar, Capri-Sun içerken televizyonda Savaş Ay’la A Takımı izlediğiniz günleri her an geri getirebilirler… tabii Tarkan “Kış Güneşi”, “Dön Bebeğim” ve “Unutmamalı” şarkılarını söylerse.


ÜÇ: “Buradan iş çıkar mı” erkeği

Bu kadar çok nörotik kadının bir araya geldiği ortamda, illa ki durumdan sebeplenmeye çalışan bir erkek grubu olmalı!

Plaza kadının iş arkadaşı, doksanlar kızının üniversiteden arkadaşı, veya başka biri… Onları, repertuarın popüler şarkılarını abartılı ve yapmacık bir coşkuyla beklerken (“Hobaaa, Kuzu Kuzu! İşte bu! Süper yaa!”), veya Tarkan’ın her kıvrak hareketinde partnerde bir parça daha yükselen libidonun ipuçlarını yakalamaya çalışırken görebilirsiniz.


DÖRT: En ön sırada oturan zorunlu “celebrity” kadrosu

Tarkan konserine gidip de “protokol”den koltuk bulamayan Türk ünlüsü, “ünlüyüm” demesin arkadaş!

“Protokol nedir yahu, adli yıl açılış törenine mi geldik, konsere mi,” diye sorgulamayın. Popüler bir şarkınız, veya bir takım komiklikler / şakalar yaptığınız bir televizyon programınız varsa, iki bilete 350 TL verip sahnedeki aksiyonu ekrandan izleme keyfini düzenli olarak metrobüs kullanan avam kesime bırakacaksınız. Tarkan “sevgili arkadaşım X de burada,” falan diyerek sizi seyirciye anons ettiyse ve buna, sahte bir mütevazılık belirten el jestinizle zamanında cevap verebildiyseniz ekstra puan.


BEŞ: Ben

Ne diyebilirim ki.

Bir Tarkan daha yok işte!


Twitter:  @MuratEvre1