3 Şubat 2014 Pazartesi

"En İyi Film" adaylarını sıralamaca #8

“Zenginin malı – züğürdün çenesi” hesabı, bu senenin “En İyi Film” Oscar’ına aday olan 9 filmi zevkime göre sıralıyorum. Çoğu hakkında bir şey yazmamışım zaten, bu bahaneyle iki laf etmiş oluruz.

ÖNCEKİ YAZILAR: X. Philomena, 8. American Hustle, 7. Dallas Buyers Club, 6. Her, 5. Nebraska, 4. Captain Phillips, 3. Gravity

2. THE WOLF OF WALL STREET


Türkiye sinemalarında 7 Şubat’ta gösterime girecek olan The Wolf of Wall Street, yönetmen Martin Scorsese ve Leonardo DiCaprio’nun muhtemelen 78. işbirliği. Para bağımlısı bir grup Wall Street simsarının seks ve uyuşturucu dolu, gerçekten yaşanmış hikâyesi, bu sezonun en tartışmalı filmlerinden biri oluverdi.

Her yer Türkiye olmadığı için, söz konusu tartışmaların merkezinde “abbovv, sex yapiyürler,” gibi bir itirazdan ziyade (!), yönetmen Martin Scorsese’nin bu iğrenç karakterlere olan “anlayışlı” ve yargılamayan tutumu vardı. Binlerce insanı alenen dolandıran, yüzlerce ailenin bütün birikimlerini kaybetmesine sebep olan, etik ve ahlak anlayışından yoksun bu insanların zevk-ü sefa içinde yaşadığı hayatları, nasıl olur da seyirciye imrendirilecek şekilde gösterilirdi? Jordan Belfort’un Leonardo DiCaprio tarafından canlandırılan bir idole dönüştürülmesi, mağdur ettiği insanlara edilmiş bir hakaret değil miydi?

Aslında bu argümanın çıkış noktasını anlayabiliyorum. Yaptıkları şeyin yasadışı olduğunu tamamen bildikleri halde, aşırı servetin getirdiği hissizlikle, aklınıza gelebilecek her türlü abartılı davranışı sergileyen, sevilecek hiçbir yanı olmayan, hatta düpedüz itici olan bu karakterler, filmi rahatsız edici bir sinema deneyimine dönüştürüyor. Buna rağmen, 3 saatlik filmin muhtemelen 2 buçuk saatini (!) dolduran “paranın *na koyduk be!!!!” temalı parti sahneleri de, kişisel olarak cezbedici bulmasam da, pek çoklarının hayallerini süslüyor olabilir.

Fakat bana göre filmi çok başarılı ve etkileyici yapan şey tam olarak bu.

Bu insanlar iğrenç, açgözlü o* çocukları. Jordan Belfort dünyada yanlış olan her şeyin vücut bulmuş hali. Ve elbette tek değil. Finans piyasalarını kontrol eden bu insanlar, aklınızın almayacağı meblağları cebe indirmeye hala devam ediyorlar (hala izlemediyseniz, 2010 yapımı Inside Job belgeselini mutlaka izlemelisiniz).

Ama bu insanların sürdürdüğü ve The Wolf of Wall Street’te uzun uzun, bütün detaylarıyla şahit olduğumuz yaşam tarzı, her şeye rağmen, toplum bilincine yerleştiğini sandığımız bütün etik ve ahlak kurallarına rağmen, yine de milyonlarca insanın gıpta ettiği bir şeyse; ortadaki sorun Scorsese’nin bir Hollywood filmiyle bunları gözümüze sokması değil, paranın toplum üzerinde kurduğu tahakkümün ta kendisidir.

Scorsese’nin böyle bir mesaj vermekle yükümlü olmaması bir yana, filmin son sahnesi ve hatta son karesinde tam olarak bunun ima edilmesi de, gözümde oldukça yükseltiyor The Wolf of Wall Street filmini.

Kolay para kazanmanın yaptığı bağımlılığı anlatan, açgözlülük ve hırsın kurbanı olmuş insanların dürüstlük ve hakkaniyet gibi erdemleri ne kadar kolay kaybedebileceğini gösteren bir film The Wolf of Wall Street.

Bu temadan yaklaşırsanız, günümüz Türkiye’sini kontrol eden aktörlerin hikâyesini de anlatıyor denebilir.

YARIN: 1 NUMARA! BLOG YAZARI ÖYLE BİR FİLMİ SEÇTİ Kİ…
~Tıklanma sayısını artırmak isteyen haber sitesi hesabı!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder